kusatilmis

EdwardMurrow

Edward Murrow

McCarthy Dönemi: Korku İmparatorluğu
Elektrik, gaz, madenler, havayolları, telekomünikasyon bankalar ve sigorta şirketleri satıldı. Küresel çete bunlara el koyarken bir tek şeye dikkat ediyordu. Ülkede olan biteni en çabuk görecek olan işçi sınıfı hareketsiz kalmalıydı. Sosyal devlet saldırı ve baskı altında olmalıydı ve bunun için bazı yöntemlere ihtiyaç vardı.
Amerikan halkı, o yöntemlerden birine 1950’li yıllarda şahit oldu. 1930’lu yılların kriz dalgalan sürerken II. Dünya Savaşı’na girilmişti. Savaşın sonunda 40 yıl sürecek bir soğuk savaş dönemi başlayacak, Batı dünyası komünizm korkusuyla yönetilecekti.
Amerikan Başkanı Truman’ın ünlü doktrini komünizmle mücadele esaslıydı. Ve Amerika’ya bu mücadelede destek veren ülkeler mükâfatlandırılacaktı.
Amerikan halkı komünizmle savaş doğrultusunda tek düşünceye odaklandırılacaktı.
Bırakın işçilerin ve yoksul halkın sendikalarda, partilerde örgütlenmesini, iki kişinin telefonda konuşması bile imkânsız olacaktı.
Çünkü Wisconsin’den bir senatör, McCarthy, elinde 200 kişilik komünist listesiyle ortaya çıkacak ve Amerikan halkında izi hiç silinmeyecek bir korkunun tohumunu atacaktı. Özellikle aydınlar, sanatçılar, bilim adamları bu korkudan nasiplerini alacaklardı.
Korkmayan ve sonuna kadar direnenlerin en parlak temsilcisi gazeteci, televizyon yapımcı ve sunucusu Edvvard Murrow’du. CBS’in “İyi Geceler, İyi Şanslar” adlı programının efsane gazetecisi yıllar sonra George Clooney’nin aynı adlı filminde şöyle diyordu: “Zulümle soruşturma arasında ince bir çizgi vardır. Wisconsinli senatör bu çizgiyi geçti, korku yaydı.”
Cumhuriyetçi Parti’nin Wisconsin senatörü Joseph McCarthy, 9 Şubat 1950’de elinde Komünist Parti’ye üye olduklarını iddia ettiği 200 kişinin isimlerinin bulunduğu listeyle basının karşısına çıktı, “İşte devlet dairelerine sızan komünistlerin listesi,” diyordu.
Elinde askerlerin, sanatçıların, bilim adamlarının, Hollywood yıldızlarının isimlerini içeren bir liste vardı. Liste bir süre sonra 50 kişiye indirildi. 4 yıl süren soruşturma sonucu listedeki hiç kimsenin suçu ispat edilemedi.
McCarthy’nin hışmına uğrayanlar arasında Einstein, Orson Welles, Bertolt Brecht, Charlie Chaplin, Arthur Miller, Paul Robson gibi Amerikan toplumunun yetiştirdiği önemli değerler vardı. Ünlü aydın ve bilim adamları kadar askerler de kurban konumundaydılar. Milo Raduloviç ABD hava kuvvetlerinde subaydı. Ailesi Amerika’ya yüzyıl başında Doğu Avrupa’dan göç etmişti. Babası sol düşüncelere sahip bir aydındı. Milo, komünist suçlamasıyla yargılandı. “Babam yüzünden yargılanıyorum, çocuklarım da benim yüzünden mi yargılanacak!” diyordu. Yargılamada teğmenin istifası istendi. Birçok ordu mensubu bu dönemde istifaya zorlandı.
McCarthy zulmüne ait soruşturma kayıtları, 50 yıl sonra gün ışığına çıktığında, George Clooney’nin yaptığı film gibi birçok filme konu olacaktı.
İyi Geceler, İyi Şanslar adlı filmde cadı avıyla mücadele eden gazeteci Murrow, “Bu dava Amerika’nın kırılma noktasıdır,” demişti. Amerikan aydınları McCarthy döneminin izlerini hâlâ taşımaktadır. Bu davada herkes suçlu edilmiş ve suçlu olmadığını ispata zorlanmıştır. Ve bugün Amerikan sultası izlerini taşıyan tüm ülkelerde uygulandığı üzere, diktatörlere karşı çıkanlar şiddetle cezalandırılacak, yandaş olanlar ödüle boğulacaklardır.

Muhbir Ol Kurtul!
McCarthy Amerikasında (ve laf aramızda bugün de) sisteme karşı olanlar, “suçlu”ydular. Mahkemelerde ve ardından cezaevlerinde sürünmekten kurtulmanın tek yolu vardı: Muhbir olmak. Hoşa gitmeyen herkes “komünist”; olarak damgalanıyordu. Davadan suçsuz kurtulmanın tek yoluysa 10 isim vermek, yani 10 “komünisti” ihbar etmekti.
Kayserili bir Ermeni olan Elia Kazan gibi bazıları, Hollywood’un birçok değerli ismini listeleyerek kendilerini üne ve paraya kavuşturmuşlardır. Arkadaşlarının hayatlarına kastetmişler, aileleri dağıtmışlardır. Kazan’ın ihbarı sonucu birçok suçsuz insan Avrupa’ya kaçmış, işlerini kaybetmiş ve bazıları intihar etmiştir.
Amerikan Başkanı Eisenhower, McCarthy dönemini sessizce izlemişti. Topluma yeterince korku salınıp, yeterince aydın ortadan kaldırılınca McCarthy dönemini noktaladı. McCarthy görevini tamamlamıştı. Hakkında soruşturma başlatıldı ve yargılandı. Eisenhower 1954’te “komünizmi izleme kanunu”nu çıkarttı. McCarthy’nin yaptığını artık yasalar yapacaktı. Zaten her Amerikalıyı korku sarmıştı...
Murrow ve bir grup gazeteci McCarthy döneminin acımasız baskılarına karşı mücadele etmişlerdi. McCarthy hakkındaki soruşturma onlar sayesinde başlatılmıştı. Tam zafere ulaştıkları anda işlerini kaybettiler. Yukarılardan gelen baskılar sonucu sponsorları desteği çekti, CBS patronu daha hafif programlar yapmalarını önerdi. İnsanlar eğlenmek istiyordu.
George Clooney yönetmenliğinde 2005 yılında, medyayı ve onu kontrol edenleri protesto için siyah beyaz çekilen film şu sözlerle başlıyor:
“Biz işi gücü tıkırında olanlarız! Rahatımızı kaçıracak her bilgiden kaçarız!”
Ve film şu sözlerle bitiyor:
“Televizyonun gerçek amacı insanları meşgul etmek, kandırmak, eğlendirmek ve izole etmektir! Bunun farkına varmazsak, perde arkasında kimler olduğunu, kimin hu oyunu oynadığını görmek için çok geç olacak.”

Eğlence, Yarışma, Dedikodu ve Futbol
1950’lerin Amerikasında CBS patronu Paley, Murrow’a “Ciddiyet yeter! Biraz da eğlendirin!” demişti. Murrow tarihe geçen mücadelesinin ardından işsiz ve kenarda kaldı.
Yeni Dünya Düzeni bütün ağırlığıyla Amerikalının üzerine çöktü; artık sadece yarışmalar, diziler, spor, yemek ve müzik programları izleyecekti. Eğer ciddi bir şeyler istiyorsa, o duyguyu da tatmin edecek sistem kuklaları ekranlarda tartışma ya da haberimsi programları servise koyacaktı. Nasıl, tanıdık mı?...
Her gün onlarca ileti posta kutuma düşüyor. Çoğu, halkı bilgilendirdiğim için teşekkür ediyor. İşime devam etmemi söylüyor. “Gençlere ışık tutmaya devam edin!” mealinde sözler var her birinde. Bunları çeşitli sohbetlerde bana söyleyenlerden bazıları, ekranda yer alan tüm tuzak programların en sıkı takipçisi çıkıveriyor. “Bu nasıl iş?” diye sorunca, “Bu ekmek kavgası sürüp giderken biraz da rahatlamak için... Ne yapalım, işte akşam oldu mu stresten kurtulmanın yolu...” gibi şeyler söylüyorlar. Bombardımanın kurbanları oluyorlar. Şöyle devam ediyorlar. “Kimin ne yemek yapıp nasıl azarlandığım izlemek, bol bol dedikodu dinlemek, hangi kutudan kaç para çıkacağını, kimin hayatının kurtulacağım izlemek ya da hangi emekli beyin nasıl bir mal varlığıyla evlilik yarışına girdiğiyle dalga geçmek biraz olsun beynimizdeki uğultuya son vermez mi?”
Aslında, tam da bu şekilde beyinde bir uğultu yaratılıyor. Kederle sarılı bir aile, köşklerde yaşanan dramlar, bir hanım ağanın hayatı, mafyanın cazibesi, Hollywood’dan seçmeler, bunalmış ev kadınları ya da Şehir ve Sex dizisinin fettan kızları, kaybolmuşların ada maceraları, bol Hıristiyan soslu bir film, kanlı bir gerilim, satanistler ve hayaletler, olmadı bir boks maçı ve gece biter.
Sabah size gösterilmeyen haberlerde, Rusya’nın çevre ülkelerle ortak savunma anlaşması yaptığı vardır. Kırgızistan’da ABD üssü kapatılmıştır.
Biz doğumuzda olan biteni bilmeyiz. Basın yayın organları Batı’ya endekslidir. Ama doğuda önemli gelişmeler var hem de dünyanın düzensizliğine çare olacak kadar büyük gelişmeler bunlar. İyi geceler efendim... ve iyi sabahlar!
Gazeteci Murrow’un McCarthy dönemindeki direnişini anlatan film, Murrow’un gazeteciler balosunda dünya düzeninin yanında yer alan “yandaş”lığı seçmiş meslektaşlarına bakarak yaptığı bir konuşmayla sonlanıyor. Şöyle diyor Murrow:
“Tarih mutlaka intikamını alır! Sonunda mutlaka cezamızı çekeriz. Ed Sullivan şovu (eğlence programı) yerine Ortadoğu politikasına dair bir şeyler seyretsek, o televizyon kanalının hissedarları şikâyet eder mi? İnsanlar biraz olsun aydınlanmış olmaz mı? Bazıları ‘bilgilendirici programlar kimsenin ilgisini çekmez’ diyorlar.
İyi de, medya sadece eğlendirmek içinse bir şeyler çürümüş demektir! Televizyon denen bu müthiş araç, insanları aydınlatabilir, eğitebilir hatta ilham verebilir, yoksa sadece ışıklardan ibarettir! İyi akşamlar ve iyi şanslar!”

Murrow’u ve tüm onurlu gazetecileri selamlıyorum! (Banu AVAR - Hangi Dünya Düzeni? - s. 27, ….. 32)
 

İşte Sayın Banu AVAR’ın bu kitabında bahsettiği “onurlu gazeteci” Edward Murrow’ın hikâyesi:
Film siyah-beyazdır


Resim

Kategoriler

Haberler

07.12.2011 | İnceleme
Google Analytics Yenileniyor , Google Yine İş Başında...
07.12.2011 | Genel
Youtube Değişiyor ve Değişti !..
08.12.2011 | Genel
0.Facebook.com Artık Ücretli !..

Tümünü oku


Tüm hakları saklıdır. | İzinsiz ve kopyalanması yasaktır. | Kodlama: DündenBugün

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol